“MUTLULUK BAZEN BİR GÜN GEÇ GELİR”
Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı mağlubiyeti pek çok yazarın eserine doğrudan ya da dolaylı bir şekilde konu olmuştur. Bu yenilgi, Dazai Osamu’nun (1909-1948) eserlerine de yer almıştır.
Tsugarulu büyük bir toprak ağasının oğlu olarak dünyaya gelen Dazai, küçük yaşta yazmaya başlar ve 1930’da Romantik yazarlar ekolüne katılır. Üniversite yıllarında Komünist Partisi’nde bazı yasadışı eylemlere katıldığı için polisin dikkatini çeker. Nasıl o dönemin mevcut yönetimi imparatoru tanrılaştırıyorsa, Japon solu da yasaklı olan Komünist Partiyi benzer bir biçimde kutsal kabul etmişti. Dazai, 1932 yılında komünizme olan inancını inkar ederek hapse girmekten kurtulur. Ancak bu hareketin yazar üzerindeki etkisi ve suçluluk duygusu yıllar boyu devam etti. Ölümünden kısa süre önce yazdığı İnsan Olmaya Değmez / İnsanlığımı Yitirirken, 1948, adlı romanın bir bölümünde bir insan olarak başarısızlığa uğramasını Komünist Parti’ye olan inancını yitirmesine bağlar. Krizde olan Japon kimliğini ve geleneklerini açıkça eleştirmiştir.
Değişik yıllarda dört kez intihar girişiminde bulunmuştur. 19 yaşındaki ilk girişimi sonrasında ailesi tarafından reddedilmiştir. Ancak ölümü de intiharla olmuştur.
Dazai, doğacı romanlarında, ekonomik olarak çöken köklü Tsugaru ailesinin boş gururunu, zorluklara alışma mücadelesini anlatır. Bu yapıtlar aynı zamanda, yazarın narsisizmine de tanıklık eder. Dazai’nin ben-romanları, Japon İmparatorluğu’nun kaderiyle değil, yazarın hayatıyla ilgilidir. Ama Batan Güneş (1947) adlı eseri, imparatorluğun güneşinin battığı bir döneme rastlar.
Can Yayınları’nın Ekim 2020’de yayınladığı uzun öykü Öğrenci Kız’ı (1939) Kasım ayında okuyarak bu yazarla tanıştım. Japon toplumunda farklı olmaktan kaçınılması ve kadınların toplum içindeki durumları yazarın bu kısacık eserde değindiği noktalar olmuş.
Şuiçi Kato, Japonya’da devrimci düşünce geleneğinin çok zayıf olduğunu, sosyolojik düşüncenin de Japon entelektüel topluluğu içinde pek köklü bir geçmişi olmadığına dikkatimizi çeker.
Öğrenci Kız’ı, bir okurunun kendisine gönderdiği günlüklerden esinlenerek yazmış. Duygu içerikli bu gerçekçi eserde Tokyo banliyösünde yaşayan isimsiz bir genç kızın bir gün içinde neler düşündüğünü, neler hissettiğini, o sırada ne gibi değişimler geçirdiğini anlatıyor.
“Dört-beş ofis çalışanı karşımda oturuyordu. Hiçbirinden hoşlanmadım. İçlerinden birine bakıp gülümsemeye kalksam, sadece bu yüzden bile onunla evlenmek zorunda kalacağım bir duruma sürüklenebilirdim. Kadınların kendi kaderlerini belirlemesi için tek bir gülümseme yetip artıyor. Korkunç. İnanılacak gibi değil. Aman dikkat edeyim.” (Sayfa 23).
“Şimdi eski kadınlar köleydiler, kuklaydılar, kendi benliklerine sahip olmayan böceklerden farkları yoktu falan filan diye hakir görüyorlar ama şu anki kendi halimle karşılaştırıyorum da benden katbekat iyi anlamda kadınsılığa sahipti onlar. Hem duygusal olarak yetkindiler, hem itaatin altından rahatlıkla kalkacak bilgeliğe sahiptiler, hem kendini feda etmenin en saf güzelliğinin farkındaydılar, hem de tamamen karşılıksız hizmetin verdiği mutluluğun ayırdındaydılar.” (Sayfa 49).
Japonların ulus olarak estetiğe olan düşkünlükleri de “Çiçeği koyar koymaz odam tazelendi, bambaşka bir yer haline dönüştü,” cümlesiyle bu kısa metinde kendisine bir yer bulmuş (sayfa 46).
Bu kısa eserin, gençlerin sesini ve düşüncelerini çekinmeden aktaran ilk modern yapıtlardan biri olduğu değerlendirmesi yapılmış.
Yararlanılan Kaynaklar
Japon Edebiyatı Tarihi, Şuiçi Kato, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2012. Sayfa 760, 807.
Öğrenci Kız, Osamu Dazai, Can Yayınları, 2020.
Öğrenci Kız!, Adnan Binyazar, Cumhuriyet Kitap, 14 Ocak 2021.
Leave A Reply