
Dörtgen ve daire planlı çok sayıda burçla güçlendirilmiş Ani surlarının uzunluğu 4500 m, yüksekliği ise 8 metredir (17, sayfa 38).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Kentin en yüksek kesiminde, ilk kez MÖ 1. binlerde Urartular’ın yerleştiği İç Kale vardır. Dış sur duvarlarının bir bölümünde iri blok taşlarla harç kullanılmadan inşa edilen Urartular’ın kullandığı kiklopik inşa tekniği görülür. (Bloğumuzda Urartu Kale Mimarisi hakkında iki yazı daha önce yayınlanmıştı.)
- MÖ 7.-6. yüzyıllarda Kamsaraganlar, İç Kale ve çevresinde ciddi bir yapılaşma meydana getirmişlerdir.
- İç Kale’den günümüze surlar, 15. yüzyıla kadar kullanılmış, bazı kısımları iki katlı olan saray kalıntıları, üç kiliseye ait kalıntılar, yeraltı deposu (su sarnıcı) kalmıştır.
- Şehrin giderek gelişmesiyle eski surların ilerisine bugün gördüğümüz surlar inşa edilmiş, sur aralarına da birçok kapı açılmıştır.
- yüzyılda kurulmuş ve Kars’ı başkent yapmış olan Gürcü ve Ermeni Bagratlı krallar şehir surlarını onarıp geliştirmişler. Bagratlı Kral III. Aşot (961-977), başkenti Kars’tan Ani’ye taşımıştır. İlk surlar da III. Aşot tarafından İç Kaleyi de içine alacak şekilde inşa ettirilmiştir. Kuzeydeki surların Bagratlı Kral II. Smbat zamanında (977-989) yapıldığı kayıtlarda yer almaktadır. Şehir bir müddet sonra surların dışına taşmıştır (17, sayfa 52).

Kentin yedi giriş kapısı vardır. İki dairesel planlı burç ile korunan Çifte Beden Kapısı ya da Kars Kapısı. Bu sur duvarı ve kapıyı 10. yüzyılda Kral Smbat’ın yaptırdığı, 1160 yılında Şeddatoğulları tarafından orijinal şekli muhafaza edilerek yenilendiği bilinmektedir. Kapının solunda, taştan satranç tahtası bezemeli Hıdrellez Kapısı yer alır. Bu kapıya Satrançlı Kapı ya da Ejderha Burcu Kapısı da denir.
Acemoğlu/Acemağılı ve Mığmığ (Tatarcık) Deresi Kapıları doğuya, Arpaçay’a açılır. Arpaçay’a açılan bir diğer kapı ise Divin Kapısı’dır. Batı yönüne açılan tek kapı Suyolu Kapısı’dır. Bostanlar Deresi’nin başladığı yerdeki Gizli (Oğrun) Kapı günümüzde örülüdür.
İç ve dış surların kapıları birbirine denk getirilmeden yapılmıştır. Bu, savaş sırasında kapıları kırmaya çalışanların güç yoğunluğunu dağıtmak için alınan bir tedbir olduğu ve birçok şehrin sur kapılarında uygulandığı bilinmektedir (27c, sayfa 237 ve 17, sayfa 52).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
Leave A Reply