
Konağın özel hamamının ateşini besleyen külhanbeyi.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Necmi İğe Evi Etnografya Müzesi, Edirne, 2022.
Külhanbeyleri, genellikle öksüz kalmış veya kimsesiz çocuklardan oluşan, kendilerine has tarzlarıyla Osmanlı sosyal hayatının renkli simalarıydı. Başlarını sokacak yerleri olmadığı için, hamam sahipleri bu çocuklara sahip çıkar, külhan denen hamamın altında bulunan, hamamı ve suyunu ısıtan, kapalı ve geniş ocağın bulunduğu mahalde kışı geçirmelerine izin verirdi. Hamam, belli dönemlerde kapılarını evsize barksıza açan bir sığınma yurdu olmuştur. Külhanda, hamamda kullanılan su büyük bakır tenekeler içinde odun ateşinde kaynatılırdı. Külhandan gelen sıcak hava, yer döşemesinin altında cehennemlik denilen galeride dolaştırılarak hamamın diğer bölümleri de ısıtılırdı. Hamamdaki ateşi sürekli besleyerek ocağın sürekli yanmasını sağlayan kişiye de külhanbeyi denirdi.
11-15 yaşındaki kimsesiz çocuklar bir imtihanla hamama kabul edilirdi. Sonraki aşama kardeşlik töreniydi. Törende, iki çocuk tek bir beyaz gömleği paylaşır, külhanın en üst yöneticisi olan Külhancı Baba burada herkesin kardeş, külhanın baba yurdu, kazancın ortak olduğunu anlatır, Fatiha okunduktan sonra tören biterdi. Çocuklar işi, buradaki günlük yaşamı, uygun davranışları, kuralları usta-çırak ilişkisiyle, Külhancı Baba’nın kontrolünde öğrenirlerdi. Boğaz tokluğuna çalışan çocuklar buralarda yatıp kalkmakta ve karınlarını doyurmaktaydılar. Burada mutlak bir kıdem söz konusuydu.
İstanbul’daki külhanlar arasında en kalabalığı ve en ünlüsü Gedikpaşa Hamamı idi. Bu hamamdan çıkma külhanbeylerinin vukuatları ünlüydü. Ama vukuat denilince Beyazıt Hamamı’ndan bahsetmek zorunludur. 1730’da yaşanan Patrona Halil İsyanı Beyazıt Hamamı’ndan başlamıştır. Bu baldırı çıplak hamam oğlanlarına şehir eşkıyası ve Yedikule Zindanları’ndan boşanan katil, hırsız, ırz düşmanı olanlar da katılınca ve tüm isyancılar yalın ayak olunca, avare gezen kopuk takımına ayaktakımı denmesi dilimize yerleşmiştir.
Yararlanılan Kaynaklar
%100 İstanbul, Erk Acarer, İnkilap Kitabevi, 2009. Sayfa 84-91.
Necmi İğe Evi Etnografya Müzesi bilgilendirme levhaları
Leave A Reply