Kaplar şekil verildikten sonra süsleme için hazır olana kadar nemli bir ortamda bekletilirdi. Daha sonra bir kumaş veya deri parçasıyla parlatılırdı. Boyalı çömleklerin bezemesinde başlıca iki temel renk kullanılırdı: kırmızımsı turuncu ve metalik siyah. Kırmızımsı turuncu vazonun pişmiş kil gövdesinin doğal renginden meydana gelir ve sarı aşı boyasının yüzeye sürülmesi ile yoğunlaştırılırdı. İlk iş yüzeyi sarı aşı boyası ile kaplamak olurdu. Bu işlem aşı boyasının kile bir fırça ile sıvı halde sürülmesi ile veya pudra halde yüzeye ovuşturulmasıyla yapılırdı. Aşı boyası kile yedirilince bir parlaklık elde edilirdi. Parlaklık, vazo çarkta döndürülürken bıçağın yassı yüzü çanağa sürtülerek de elde edilebilirdi.
Çömlekçi ressamının alıştığı ve uyguladığı formları vardı, araçları sınırlıydı ve seri çalışmak zorundaydı. Bazen bir çanağın bezemesinde birden fazla kişi görev alırdı. Bir seramik iş yerinin yöneticisi ve sahibi çömlekçidir çark fırın ve hamur havuzları çömlekçinin tesisleridir, ressamlar onun yanında çalışır.

Fotoğraf: Eski Yunan Çömlekçiliği, Kaan İren, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, 2003. Sayfa 43.
Seramik işliği ikiye ayrılmıştı: çömlekçilerin ve ressamların çalıştığı üstü kapalı bir alan ve fırının olduğu üstü açık bir alan.
Eski çağların çömlekçi fırınları birbirinden oldukça değişik tarzda inşa edilmişti. Erken çömlekçiler fırın kullanmazlardı; kil kapları doğrudan yakıtla ilişkide pişirirlerdi. Bu çok ilkel pişirme yöntemine kıskaç pişirme veya açıkta pişirme adı verilirdi. Tarih öncesi dönemde kil kaplar mutfak ocağında pişirilirdi. İçlerine sıcak kül konur, etrafları yanan korlarla çevrilirdi. İlkel bir fırınlama yöntemi de kuru kil kapların küçük bir yığın şeklinde yerleştirilerek bunların kuru dal, saz, mangal kömürü gibi bir yakacakla örtülmesi, yakacağın kapların arasına da yerleştirilmesi ve sonra bu çömlek tepeciğinin toprak, kil topağı veya tezek ile örtülerek ateş tepeciğin bir köşesinden yakılır, koruyucu mantonun içinde açılmış havalandırma yollarında yavaşça yayılırdı. Olabildiği kadar çok çömlek fırın içine üst üste dizilerek konulurdu. Çömlekçi bazen bazı havalandırma yollarını toprakla kapatır ve böylece içerideki ateşi istediği yöne sevk ederdi. Ancak bu sağlıksız bir yönlendirme olurdu. Çömleklerin çoğu eşit olarak ateşten faydalanamazdı. Çömleklerin büyük bir kısmı kırılır, renkleri de önceden kestirilemezdi.
Yağ, şarap ve peynir satan satıcılar mallarını toprak çömleklerde satarlardı.
Yararlanılan Kaynak
Eski Yunan Çömlekçiliği, Kaan İren, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, 2003. Sayfa 28, 29, 32, 39.
2 Comments
Füsun hanım sanırım tüm hayatınız bu blog üzerine şekilleniyor. Yanı sıra hayatımın ürünü budur diyorsunuzdur. Maşallah bir külliyat gibiler.
Hayatımda önemli bir yer tuttuğu doğrudur. Okundukça, sizinki gibi cesaretlendirici yorumlar aldıkça devam etme gücü buluyorum. Size çok teşekkür ederim, beni anladığınız için. Sevgiler.