
Aile içi şiddeti, yine ailenin dokunduğu, üzerinde oturduğu, perde olarak astığı kumaşlar üzerine işlediği kompozisyonlarla anlatan Gözde İlkin’in 15. İstanbul Bienali kapsamında Pera Müzesi’nde sergilenen üç eserini paylaşıyoruz.
Sanatçı eserlerinde kültürel kodları, toplumsal ve politik ilişkileri, çatışmaları, iktidar tanımlarını, sınırları, güç dengelerini, toplumsal cinsiyeti, kentlileşmeyi mercek altına alır. Hayal edilmiş olanla gerçek arasında sıkışıp kalmışlara odaklanır.
Aile fotoğraflarında görünmeyenlerin, ensest, taciz, şiddet, şefkat, hasret, aşk, yasak aşk, ihanet, tutku ve sevginin izini sürer.
Fotoğraflar: Füsun Kavrakoğlu, 2017.
- Türkiye’de ataerkil düzen geçerlidir. Kurulu düzen, erkeği asli, kadını tali ve tabi kılar. Bu kabul görmüş düzenden kadınlar adına şikayetçi olurken, erkeklerin durumunu gözden kaçırma eğilimi vardır. Foucault, iktidarın zayıf ve bastırılmış kesimler kadar hakim ve güçlü kesimleri de kuşattığını söyler. İktidar, ona sahip(miş) görüneni de ezer.
- Erkek ve kadın, içerisinde doğdukları ve yaşadıkları kültürde nasıl “erkek” ve “kadın” olmaları gerektiğini öğrenirler. Türkiye’de erkek özgüvenli, fiziksel olarak güçlü olmalı ve duygularını belli etmemelidir. “Erkek olmak”, sevgi ve şefkati gizlemek, görünüş itibariyle sert olmak demektir. Erkekten sertlik beklendiği için “erkekler ağlamaz”! Yumuşaklık, duyarlılık, duygudaşlık (empati), nezaket, incelik, romantizm, korku, uzlaşı erkekte gözlendiğinde “kadınsı” olarak damgalanır, “karı gibi” nitelemesine maruz kalır. Erkek dediğin “taş fırın” görünümünde olmalıdır. Maço (macho) tanımı aktif, haşin ve baskın, yani “gerçek” erkeği anlatır. Erkeklikten nasibini almış görünmek için erkek dediğin sert, saldırgan, öfkeli ve uzlaşmaz olmalıdır. Bu, sadece yaşadığımız toplumda değil, pek çok yerde de geçerli olan erkeklik kalıbıdır.
- Erkeklik çalışmaları ülkemizde de akademik kurumsallaşma kazanma yolundadır. Leyla Navaro, Deniz Kandiyoti, Pınar Selek, Serpil Sancar konuya katkıda bulunanlar arasında ilk akla gelenlerdir.
Leave A Reply