
Ünlü İtalyan aktör Stefano Dionisi, yönetmen Gérard Corbiau’nun 1994 yılında gösterime giren Farinelli adlı filminde başrolde.
Tarih boyu en ünlü kastratolardan bazıları Senesino (1680-1750), Farinelli (1705-83), Caffarelli (1710-83) ve Velluti’dir (1780-1861). Son ünlü kastrato Moreschi 1922 yılında ölmeden önce birkaç plak yapmıştır. Böylece bizlere bu geleneğin ses örneği kalmış olur.
Fotoğraf: Müzik Arkası – WordPress.com
- 1600-1750 yılları arasına tarihlendirilen Barok Dönem, İtalya’da kastratolar dönemidir. Kastrato, erkeğin güçlü sesi ile kadının geniş ses aralığını birleştiren, biraz erkeksi, biraz kadınsı bir ses rengi olan erkek şarkıcıdır. Bu sesi elde edebilmek için pre-testesteron/pre-hormonal dönemdeki erkekler hadım edilirdi. Katolik Kilisesi’nde çocuk sesinin (voce bianca-beyaz ses), ergenlik sonrası değişmiş seslere (voce mutatae) nazaran, Düşüş öncesinin masumiyetini yansıttığı düşünülür. Hadım, erkek çocuk sesinin ve Kaybedilmiş Cennet masumiyetinin devamını sağlama çabasıdır. Hadım işleminin ilk Napoli’de yapıldığı ve işlemin 400 bin kişiye uygulandığı düşünülüyor. Kastratolar için repertuvar hazırlanır, kastrato çalgılarla yarıştırılır, operanın akışını kastrato belirlerdi. Ses hünerinin önemsendiği İtalyan Baroku star kültünü yaratmıştır. Bu dönem, aynı zamanda ilk star dönemidir. Fransızlar ise kastratolardan nefret etmişlerdir. Kastratolar için hazırlanmış olan repertuvarı günümüzde altolar veya mezzo sopranolar söylüyor. Kontrtenorlar ise kafa sesi çalışıyorlar.
- 18. yüzyıl başlarında yazın sanatında yeni bir tür olan roman kadınları, çevreleriyle ilişkilerini yepyeni bir tarzda betimledi; romanlar kadınların sorunları ve ilgileriyle biçimlendi.
- Daniel Defoe (1660-1731), kadınların eğitimine inanıyordu, evlilikte aşkın önemini savunuyordu. Roman okur kitlesinin önemli bir bölümünü kadınların oluşturduğunu biliyordu. Defoe’nun dört romanının ikisinde bir kadının öyküsü anlatılır (Moll Flanders, 1722 ve Roxana, 1724). Roxana, buyurgan bir kadının bağımsız yaşamının yazın sanatındaki ilk örneğidir. Zamanın saygı gören yazarı Alexander Pope (1688-1744), Defoe romanlarının okuyucuları için “aşçı yamağı kadınlar” yakıştırmasını yapar.
- En etkili kadın düşmanlarından biri olan Jean Jacques Rousseau (1712-1778), kadının yapısında bulunan karakter özelliklerini yaltaklanma ve sahtekarlık olarak yazıya geçiriyor; kadın, erkeğe itaat etmelidir yargısında bulunuyordu. Antik Yunan’daki kadınlarla erkeklerin yaşam alanlarının ayrı olması Rousseau’nun beğendiği bir uygulamaydı. Okuma yazma bilmeyen sevgilisinden olan beş çocuğunu yetimhaneye göndermişti.
- Marquis de Sade (1740-1814), acımasızca güç kullanarak erkeklerle eşit statü elde eden bir kadını anlattığı Juliette adlı romanı ile kadınların da erkekler kadar yönetme hırsıyla dolu, onlar kadar acımasız olduğunu savlayarak eserinde o güne kadar görülmemiş bir durumu anlatır. Rousseau’nun ideal kadın modelini eleştiren De Sade, kadın ve erkek değil; güçlü ve zayıf, iktidar sahibi ve esir, muktedir olan ile kurban ayrımını vurgular.
Alexander Pope, Barok Dönem, beyaz ses, Caffarelli, Daniel Defoe, Düşüş, Farinelli, Gérard Corbiau, İtalya, İtalyan Baroku star kültü, Jean-Jacques Rousseau, Juliette, Kastrato, Marquis de Sade, Moll Flanders, Moreschi, Roxana, Senesino, Stefano Dionisi, Velluti, voce bianca, voce mutatae
Leave A Reply