
Sinemaya yönelik sansürün sembolü makastır.
Fotoğraf: Yakamoz Yakut Güncel Haber & Kültür Sanat
● Tiyatronun kabul edilmiş normları eleştirme, toplumsal ve psikolojik çelişkileri temsil etmedeki gücü daima korkutucu olmuştur. Platon’dan Aziz Augustinus’a, Shakespeare’den kısa bir süre sonra tiyatroları kapatan Püritenlerden Aydınlanma Çağı’ndaki Rousseau’ya ve günümüzde eşcinsel oyunlarını protesto edenlere kadar hepsi tiyatronun, izleyici kitlesinin üzerindeki gücünden korkmuştur. Sinema ise tiyatrodan daha kitlesel bir sanat eylemidir.
● 1695 yılından sonra İngiltere’de, harp durumu hariç, basın sansüründen söz edilemez. Ancak İngiltere’de yakın zamana, 1968 yılına kadar tiyatro sansürü devam etmiştir.
● Napolyon Savaşları bittiğinde devreye giren Metternicht Dönemi (1815-1848) pek çok özelliğinin yanı sıra sansürcü yaklaşımıyla da anılır. Prens Metternicht, işgal ettiği yerlerde daha da sansürcü olmuştur. Bu dönemde tiyatro eserleri çok sıkı denetlendi. Giuseppe Verdi’ye, Victor Hugo’nun eseri Kral Eğleniyor’u sahnelemesine, de izin verilmemişti. Bunun üzerine Verdi, Francesco Maria Piave ile metnin politik eleştiri dozunu düşürmüş, Avusturyalı ve yerel idarecilerin değişim isteklerine katlanarak, 1851 yılında Venedik’te La Fenice’de Rigoletto’yu sahnelemiş ve büyük beğeni kazanmıştı.
● Madam Mao, Mao’nun izni ile tiyatro dışındaki eğlence türlerini yasaklamıştı; tiyatronun başlıca amacı ise coşkulu Maocu karakterler yaratmaktı.
● Saparmurad Niyazov, Türkmenbaşı (1940-2006), TV yayını, halk konseri, bayram ve düğünler dahil her tür organizasyonda playback müziği, opera ve baleyi, son dönemlerinde arabada radyo dinlemeyi yasaklamıştı. Ülkede ayrıca saç uzatma, sakal-bıyık yasağı da vardı.
Leave A Reply