16. yüzyılda Senegal, 16.-19. yüzyıllar arasında Angola kıyı şeridi köle ihraç bölgesiydi. Günümüzde Nijerya’nın batı sahiline Köle Sahili (Slave Coast) denir. Amerika kıtasında ekilen şeker kamışı çok emek yoğun bir iş. Oysa Avrupa’dan kıtaya gidenlerin yaptıkları pek çok kıyıma ek olarak taşıdıkları mikroplar da çok ölüme yol açınca insan eksiği Afrika’dan karşılandı. İlk köle tüccarları Portekizlilerdi. Köle ticareti 200 yıl çok yoğundu. Başlangıçta Afrikalı tüccarlar köle ticaretinde aktif değillerdi. 17. Yüzyılın başlarında Afrikalılar köleleri ticaret kalelerine taşıyıp Avrupalılara satmaya başlayınca işbirlikçilik-sömürgecilik-emperyalizm sarmalı oluştu. Avrupa’dan gelen silahlarla iç kısımlarda kasti olarak çıkarılan savaşlarda yenilenler köle yapıldı. 14-35 yaş grubu köle yapılmak için hedeflendi. Her anlamda en üretken olan nüfus kıtadan alınmış oldu, Afrika genetik açmaza sokuldu. 200 yılda 20 milyon insan köle olarak taşındı. Kıyılardaki kafeslere yerleştiriliyorlardı. Köle arzı bol iken muamele çok kötüydü; gemilere yüklenenlerin %25-30’u yolda ölür, en dayanıklı olanlar Amerika’ya varabilirdi.
Avrupa’dan Afrika’ya tekstil, içki ve Afrika için üretilmiş standart altı silah; Afrika’dan Amerika’ya köle; Amerika’dan Avrupa’ya şeker, tütün, pamuk yollanıyordu.

Grandpa Leizer, Shahar Sivan, 2017-2022.
Fotoğraf: Zarastro Art The Weekly
18. yüzyılın sonlarında köle ticareti zarar eden bir iş haline geldi. Karayip şeker sömürgelerindeki hızlı genişleme ile aşırı üretim fiyatları düşürdü. Fransa, büyük yeni tarlaları ve modern makineleriyle daha az verimli İngilizleri alt edip pazara ucuz şeker sundu. Batı Afrikalı yöneticiler, kendi yeni kurulmuş devletlerini finanse edebilmek için köle fiyatını yükselttiler. Sömürgeciler Avrupalı bankacılara borcunu ödeyemedi. Bankacılar için imalat sektörü şeker ve köleden daha karlı bir yatırım oldu. Durum özellikle İngiltere’de böyleydi. Fabrika işçisi köleden hem daha verimli hem de daha ucuzdu (“modern köle” “özgür emek”). İşçi aynı zamanda tüketiciydi. Buharlı makinalar ile üretim artınca tüketici ihtiyacı doğmuştu. 1800’lerin ortalarında buharlı gemiler ve artan demiryolları ile pazar da büyümüştü. Afrika hem yeni ve bakir bir pazar, hem de sanayide kullanılacak endüstriyel tarım ürünleri yetiştirmeye uygun bir kıtaydı. Böylece Sanayi Devrimi için gerekli olan hammaddeleri üretmek üzere Afrika’daki tarım Avrupa’ya göre tasarlandı. Afrika açlığa mahkum oldu.
18., 19. yüzyıllarda başlayan köle ayaklanmaları köleciliği daha da karsız hale getirdi. 1803 yılında bağımsız Haiti Cumhuriyeti’nin de kurulmasıyla bankacılar köleciliği desteklemeyi bırakmak gerektiğine iyice ikna oldular. Yani köle ticaretinin kalkmasının insani nedenlerle bir alakası olmadı. Zaten ticareti dursa bile kurumu devam etti.
Yararlanılan Kaynak
Prof. Dr. İlker Aktükün, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı Afrika Seminerleri.
Leave A Reply