- İtalya 1896 yılında Habeşistan’ı (Etiyopya) işgale kalkışmış ama aşağılayıcı bir yenilgi almıştı. Mussolini’nin 1935’teki Habeşistan’ı işgali İtalya’nın prestijini geri kazandırmış, korkunç bir soykırım girişimi olmasına karşın eleştiri bir yana, tüm Avrupa’da sömürgeciliğin yüceltilmesinin aracı olmuştur. Bu işgal, Avrupa’nın imparatorluk kimliğinin bir parçası olarak kutsanmıştır.
- Bağımsızlığın, sömürgeciliğe ters düşmediği bir müddet sonra anlaşılmıştır.
- Fransızlar sömürgelerdeki ekonomik güçleri ellerinde bulundurmak koşuluyla sömürgelere siyasal bağımsızlık tanımayı çok daha karlı gördüler. İşletmelerin belki adları değişecek, yönetime işbirlikçi yerlilerden birkaç kişi alınacak, yatırımlara en az zarar verecek parti liderleri desteklenecek, gerçek sosyalizmi savunan partiler engellenecek, eski sömürgecilik yerini yeni sömürgeciliğe bırakacaktı.
- Klasik sömürgecilik rejimi etnik toplulukların şeflerini, başkanlarını, büyücülerini satın alırdı, yeni sömürgeciler ise yeni burjuva sınıfını satın almaya yöneldiler. Yeni emperyalistler kendi çıkarlarını Batılı ortakların çıkarlarına bağlayacak yöneticiler aradılar. Sermayeye bağlı olan bu gelişmiş kişilerin bir bölümü kapitalist durumuna gelirse her şey düzene girecekti. Ordu da hem yeni burjuvaların hem de Batılı kapitalistlerin çıkarlarını korumalıydı.
- Yeni sömürgelere borç verilecek, yatırım yapılacak, hükumetler Avrupalıların ve Amerikalıların hizmetinde olacaktı. Zayıf bir hükumet, yeni burjuvaziyle işbirliği ve tröstlerin kurduğu bir üst iktidar nihai hedef olacaktı.
- 1960’larda ve 1970’lerde, Aydınlanma ve Batılı değerlerin Üçüncü Dünya’daki eski sömürge halklarına yeni sömürgeci bir tarzda zorla kabul ettirilmeye çalışılması ilericilik olarak görüldü.
- Demokratik Kongo Cumhuriyeti‘nin ilk başbakanı olarak 1960 yılında seçilmiş Patrice Lumumba (1925-1961), Belçika hükumetinin kaynak sağladığı bir suikasta kurban gitmiş; 1994 yılında Ruanda’da Fransızların desteği ile Hutular Tutsileri katletmişti. Sayılar net olmamakla birlikte Ruanda’da çıkan iç savaşta bir milyon kişinin öldüğü, iki milyonun ise göç etmek zorunda kaldığı yazıldı. Bunlar, yeni sömürgecilik yöntemlerine iki örnektir.

İçfauna I, Necla Rüzgar, 2015.
Necla Rüzgar (1972-) yapıtlarında görülmek ya da gösterilmek istenmeyen, dile getirilip kabullenilmeyen olguları ortaya çıkarmayı amaçlar.
İçfauna I adlı eserinde faunaya insanı da dahil ederek şiddet, kutsallık ve trajediyi barındıran bir çerçeve yaratır. Önem atfedilen canlıların bile sıklıkla şiddete maruz kalmaları ve katledilmeleri ikilemine dikkat çeker. Toplumun güçlü ve güçsüz fertlerine karşı genel tavrına ışık tutar.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, İstanbul Modern, 2018.
Yararlanılan Kaynaklar
- Kara Çığlık, Hıfzı Topuz, Remzi Kitabevi, 2008.
- Diktatörün Yolu, Kemal Tayfur, Baykuş, Sayı 35, Nisan 2018.
- Dokunulmaz Olan Hiçbir Şey Yoktur, Her Şey Söylenebilir, Raoul Vaneigem, Dost Kitabevi, 2018.
- Dinin Demokrasiyle İmtihanı, Ian Buruma, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2014.
Aydınlanma, Batılı değerler, Baykuş, Belçika, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Diktatörün Yolu, Dinin Demokrasiyle İmtihanı, Dokunulmaz Olan Hiçbir Şey Yoktur, Dost Kitabevi, eski sömürge halkları, Etiyopya, Habeşistan, Her Şey Söylenebilir, Hıfzı Topuz, Hutular Tutsiler, Ian Buruma, İçfauna I, ilericilik, İstanbul Modern, İtalya, Kara Çığlık, Kemal Tayfur, Klasik sömürgecilik rejimi, Mussolini, Necla Rüzgar, Patrice Lumumba, Raoul Vaneigem, Remzi Kitabevi, Ruanda, Sayı 35, sömürge, sömürgeci, Sömürgecilik, Üçüncü Dünya, yeni burjuvazi, Yeni emperyalistler
Leave A Reply