“Ne denli boşboğaz ya da tehlikeli olurlarsa olsunlar, söyledikleri sözler dinsel inançlara bağlı kaldığı sürece, İslamiyet Allah’la bir mahremiyeti paylaşanları hoş görür.”
Alçaklığın Evrensel Tarihi, Jorge Luis Borges, İletişim Yayınları, 2009, sayfa 65.

İsimsiz, Serkan Demir, 2012.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Baksı Müzesi, 2016.
“Ne zaman Müslüman toplumlar hakkında doğaları ve dinleri gereği hem laikliğe hem de modernliğe alerjik oldukları söylense, aklıma bu olgular gelir. Sonradan yapılmış bu tarz açıklamalar ne yerindedir ne de dürüsttür. Bana göre, insan topluluklarının kutsal metin yorumlarını onların gelişme düzeyleri belirler. Halkların inançlarını yaşama ve yorumlama biçimlerini belirleyen de Tarih’te yaşanan değişimlerdir,” diye yazmış Amin Maalouf.
Bu olgular diye atıfta bulunduğu olaylar Endonezya Komünist Partisi’nin (Çin ve SSCB’nin ardından dünyadaki en büyük Komünist parti) yok edilmesi amacıyla, 1965 ve 1966 yıllarında ABD önderliğinde 500.000 laik eğilimli entelektüel elitin öldürülmesi; anti-komünizm için Soğuk Savaş döneminde Arap-Müslüman dünyasında toplumsal ve siyasal modernleşme imkanlarının ortadan kaldırılması; İran’da 1950’li yıllarda modernist ve demokratik idealleri olan seçilmiş Başbakan Muhammed Musaddık’ın (1882-1967) ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından petrol gelirlerini yağmalamayı sürdürmek amacıyla devrilmesi Maalouf tarafından örnek gösteriliyor. Yazar, bu olguların başarılabilmesi için Batı dünyasının bu dünyada en gerici, en karanlık güçlerle ittifak kurduğu, bu güçleri beslediğini yazıyor.
Uygarlıkların Batışı, Amin Maalouf, YKY, 2019. Sayfa 126, 127.
Leave A Reply