- İmparatorun evlenme zamanı gelince tüm Bizans topraklarında uygun gelin adayı aranırdı. İmparatoriçe seçiminde zenginlik ve sosyal statü önemli değildi. En alt sınıftan bir kız da seçilebilirdi. Adaylar sadece güzel olmayacaklar aynı zamanda bazı özel şartları da taşıyacaklardı. Mesela göğüs, bel ve ayak ölçüsü de uygun olmalıydı. Bu şartları taşıyanlar başkente getirilirler ve imparatorun önünden geçirilirlerdi. Paris gibi, imparator da seçtiği kıza elma verirdi. Elma, gelecekteki imparatorluğun sembolüydü. Bazen de birbirlerini severek evlenirlerdi. Justinyen Teodora’yı severek evlenmişti.
- MÖ 31’den sonra Roma İmparatorları Caesar Augustus adını alırken, imparatorların eşleri, imparator naipliği yapan, imparatorlara danışmanlık eden önemli/güçlü kadınlara ise Augusta onursal ünvanı verilmiştir. Bu ünvanı kazanan kadınların taç giyme ve para üzerine resmini bastırma hakkı olmuştur. Bu ünvanı kazanan kadınlar, imparatorun ölümünden sonra da konumlarını devam ettirebiliyorlardı. Bizans’ta bu onursal ünvan, ilk kez Büyük Konstantin’in annesi Helena’ya verilmişti.
- İmparator Herakleios zamanında (610-641), imparator için Yunanca Basileus ünvanının resmileşmesi sonucu, imparatoriçeler için de Basilissa ünvanı kullanılmaya başlanmıştı.
- Bizans imparatoriçeleri, devlet işlerine diğer devletlerdekinden daha fazla müdahale ederlerdi. Saray içinde kudret ve nüfuzlarını gösterdikleri gibi, devlet idaresine de ağırlıklarını koymuşlardı.
- Saray merasimlerinde imparatoriçe mutlaka bulunurdu. İmparatoriçe bulunmadığı zaman, ziyafet verilmez, şenlikler yapılmazdı. İmparatoriçe, eşinin saltanat ortağı idi.
- İmparatorların taç giyme törenleri Aya Sofya’da, imparatoriçelerinki sarayda yapılırdı. Akşam, düğün yemeğine devlet ileri gelenleri katılırdı.
- İmparatoriçeler çocuklarını saltanat odası denen, kapıları fildişi ve gümüşle süslü salonda doğururlardı.
- Maiyetlerinde birçok kadın ve hadım bulunur, dairesi bir başmabeyinci tarafından yönetilirdi. İmparatoriçe maiyetindekileri her konuda kontrol etme yetkisine sahipti.
- İmparatoriçenin de imparator gibi, kilerci ve şarapdarı vardı.
- İmparatoriçelerin kendi hazinesi vardı ve hazinesini imparatora danışmadan idare edebilirdi.
- Kendi dairesine devlet erkanını da kabul edebilirdi.
- İmparatoriçenin hizmetini görecek olan kişi, imparator tarafından seçilirdi.
- İmparatoriçelerin çoğunun dindar olduğu düşünülüyor.
- İmparatorun birden fazla karısı olması düşünülemezdi.
- Paskalya yortularında, Aya Sofya’da devlet ileri gelenleri imparatora tebriklerini sunarken, kilisenin kadınlara ayrılmış galerilerinde de imparatoriçe rütbe sırasına göre eşlerin tebriklerini kabul ederdi.
- İmparatoriçe nikah ve taç giyme töreninden sonra Hipodrom’a gider, halka da tanıştırılırdı. Hipodrom’a kocasıyla beraber gider, ama ayrı bir kapıdan girer, yine erguvani renkle döşeli locada, yüksek sınıftan hanımlarla beraber otururdu.
Bu genel girişten sonra Bizans’ın ünlü birkaç imparatoriçesini ayrıca ele alacağız.

Konstantinopolisli Helena, Giovanni Battista Cima de Cornegliano (1459/60-1517/18).
Fotoğraf:tr.wikipedia.org

Almanya’daki en eski katedral olan ve 1986 yılında Roma Anıtları, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Trier Katedrali’nin yer altı odasında bir kutsal emanet olarak muhafaza edilen Azize Helena’nın kafatası.
Fotoğraf:tr.wikipedia.org

Louvre Müzesi’nde bulunan Gerçek Haç rölikeri. Orta parçası 11. yüzyılda Konstantinopolis’te; çerçevesi, kapağı erken 13. yüzyılda kuzeyde, Ren-Meuse deltasında yapıldığı düşünülüyor. 17.yüzyılda ise taş işlemeleri yapılmış. Tipik bir Bizans Gerçek Haç rölikeri dikdörtgen, derinliksiz, içinde Haç’ın konacağı oyuntusu olan, sürme kapaklı olur. Merkezdeki haçın içi boş. Orjinalinin iki kollu haç şeklinde olduğu biliniyor. İç kısımdaki Meryem ve Aziz John kabartması ve melekler de tipik Bizans betimlemesi. Ancak genelde bu kompozisyon kapakta kullanılırdı.
Fotoğraf: Byzantium, Robin Cormack ve Maria Vasilaki, Royal Academy of Arts, 2008.
- Bizans’ın farklı açılardan ünlü imparatoriçeleri oldu. Bizans’ın ilk meşhur kadını, I. Konstantin’in annesi İmparatoriçe ve Azize Helena idi.
- Kudüs’e yaptığı hac ziyareti sırasında Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiği Haçı (True Cross-Crux Vera) ve çarmıha gerilmede kullanılan çivileri bulduğu düşünülür. Haçı bulduğu yere Holy Sepulchre (Kutsal Kabir Kilisesi) isimli bir kilise inşa ettirmiştir. İnanışa göre Helena, bu haçtan aldığı üç parçadan birisini Kudüs’te bırakır, diğerini Konstantinopolis’e ve üçüncü parçayı da Roma’ya getirir. Roma’daki parça Santa Maria di Gerusalemme Kilisesi’ndedir. Hristiyanlık tarihinde ilk hac, Helena ile başlamıştır; haçı Hıristiyanlığın sembolü haline getiren de odur, denir.
- Helena hayatı boyunca fakirlere hediyeler vermiş, mahkumları serbest bırakmış ve mütevazı elbiselerle sıradan dindarların arasına karışmıştır.
- 325 yılında oğlu tarafından Augusta ilan edilmiş; aynı yıl Nicaea’da (İznik) toplanan Konsil, Helena’ya Hıristiyanların Annesi ünvanını vermiştir. 330 yılında 80 yaşında Konstantinopolis’te ölmüştür. Onun ölümünden sonra Büyük Konstantin kiliseler için kamu fonlarından verdiği desteği artırmıştır.
- Kutsal toprakları ziyaret eden, İsa’nın çarmıha gerildiği haçı bulduğunu öne sürerek; belki de oğlunu Hıristiyan olmaya ikna ederek, en azından Hıristiyanlara yapılan eziyetleri durdurmaya ikna eden kişi olduğu düşünüldüğü gibi, oğlunu İsa’nın mezarını yapmaya ikna ederek Hıristiyan dünyası için çok önemli olmuş, azizelik mertebesine yükseltilmiştir. Hasta, yoksul ve mahpusların, genç kızların, problemli evliliklerin, din değiştirenlerin, iş hayatında zorluk yaşayanların yardımcısı, hırsız ve yangına karşı da koruyucu olduğuna inanılmıştır.Ayrıca yeni buluntuların koruyucu azizesidir.

Azize Helena (246/250-328/330) genellikle başında bir taç ve elinde bir haçla betimlenir. Ortodoks Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi (Ermeni Apostolik, Süryani Kadim, Kıpti, Habeş, Eritrea ve Hint Ortodoks kiliseleri gibi kendi patriği olan, kendi dilinde ibadet eden, monofizit kiliseler), Katolik Kilisesi ve Anglikanlar tarafından azize olarak kabul edilir.
Ortodoks Kilisesi yortu gününü oğluyla beraber 21 Mayıs’ta, Batı Kiliseleri ise 18 Ağustos’ta, haç olayından dolayı, Azize Helena’yı anmaktadır.
Helsinki, Uspenski Rus Ortodoks Katedrali.

Bazı kaynaklara göre 328, diğerlerine göre 330 yılında Konstantinopolis’te öldüğünde, vasiyeti üzerine Roma’ya götürülüp, orada gömülmüştür, denir.
Mozolesi (Mouseleon, musalar tepesi demek), oğlu İmparator Büyük Konstantin tarafından 326-330 yılları arasında yaptırılmış, antik Roma yolu Via Labicana üzerindedir (günümüzde Via Casilina).
Fotoğraf:en.wikipedia.org
Leave A Reply