İnsan, Afrika’dan başladığı göçüne günümüzde de devam etmektedir ve göç, günümüzün en önemli sorunlarından biridir.
Mülteci sözcüğü ilk kez 17. yüzyılda XIV. Louis tarafından Fransa’dan sürülen Protestan Huguenotlar için kullanılmıştır. İltica (refuge) ile artık (refuse) sözcükleri birbirine yakındır.
18. ve 19. yüzyıllarda, iki yüzyıl boyunca, milyonlarca Avrupalı daha iyi bir yaşam umuduyla Avrupa’dan sömürgelere göç etti. 1840’lardan 1940’lara sadece Birleşik Devletler’e aşağı yukarı 55 milyon insan göç etti. ABD’nin kendi topraklarında da yerli halklar zorunlu göçe maruz bırakıldı. 20. yüzyılda Güney’in kırsal bölgelerinde yaşayan 6 milyon Afrikalı-Amerikalının sanayileşmiş Kuzey’e doğru “Büyük Göç”leri oldu.
İmparatorlukların ulus devletlere dönüşmesi, devletsiz kalan milyonlarca insanın göçüne neden oldu (1).
1933’teki Haavara Anlaşması sonrası 200.000 Alman Yahudisi, İngiliz mandasındaki Filistin’e göç etti. 1948’de İsrail devletinin kurulması ile birlikte yaklaşık 700.000 Filistinli topraklarından sürüldü (2).
2011 yılından bu yana 5 milyon Suriyeli ülkesini terk etti, 6 milyon Suriyeli ise ülke içinde yer değiştirdi. Mısır (120.000), Ürdün (1,4 milyon), Irak (250.000), Kuveyt (120.000), Türkiye (3 milyon) mülteci aldı. 2015’e gelindiğinde Avrupa’ya göç edenlerin sayısı yılda bir milyonu geçmişti. Göçmenlerin yarısından çoğu Suriyeli değildi. Aralarında Afganlar, Iraklılar, Afrikalı göçmenler vardı. Mülteciler ABD’de “yasa dışı” ilan edildiler. 2003’ten bu yana mültecilerin sayısı dünya çapında üçe katlandı, 2020 yılında 60 milyonu geçmişti (3).
Yararlanılan Kaynak
(1) Postkolonyalizm, Robert J. C. Young, İletişim Yayınları, 2024. Sayfa 29.
(2) A.g.e., sayfa 30.
(3) A.g.e., sayfa 28, 29.
Leave A Reply