İngilizceden Japoncaya tercümeler yapacak, Amerikan üniversitelerinde ders verecek kadar iyi İngilizce biliyor. Raymond Carver, Truman Capote, John Irving ve J. D. Salinger, eserlerini Japoncaya çevirdiği yazarlar arasında yer alıyor. Ama Çehov, Dostoyevski, Dickens ve Kurt Vonegut, Murakami’nin kült yazarlarıdır. Jane Austen ve Carson McCullers’ı çok sevdiğini ve tüm eserlerini okuduğunu, Alice Munro’yu da sevdiğini söylüyor (26, sayfa 178).
1986-1995 yılları arasında Avrupa ve ABD’de yaşadı. Türkiye’ye de pek çok kez gelmiş. 1986-1989 yılları arasında Avrupa’da, 1993-1995 yılları arasında Boston’da yaşamış. 1990’da ABD’de Princeton ve Tuftts üniversitelerinde Japon Edebiyatı dersleri vermiş. Gençlerle iletişim hoşuna gitse de ders notları hazırlamak ve sınav kağıtlarını okumak çok zaman aldığı için ders verme işinden vazgeçmiş (1, sayfa 245).
1995 yılındaki Kobe depremi ve sarin gazı eylemi onu çok etkilemiş. Aum Shinrikyo adlı köktenci ve terörist tarikat, Japonya’nın barış zamanındaki en ölümcül terör saldırısını 1995 yılında Tokyo metrosunda sarin gazı kullanarak yapmıştı. Bu saldırıdan sonra, Haruki Murakami, çoğu celseye katılıp davayı bilfiil takip etti, onlarca mağdur ve kurban yakını ile röportajlar yaptı. Bunları Yeraltı adlı bir anlatıda topladı. Underground, 1997 ve 1998’de iki kitap halinde Japonca yayımlanmış, 2000 yılında İngilizceye çevrilmiştir (26, sayfa 13).
Bu dava ile ilgili olarak, ölüm cezasına karşı olduğunu söyleyemeyeceğini ifade etmişti (3). 1Q84 adlı romanında bu tarikata gönderme yaptığı yorumları Japon basınında yer almıştı (4).
Haruki Murakami’nin ülkesinde milliyetçilik akımının yükselmesinden endişe ettiği de biliniyor. 1999-2012 yılları arasında Tokyo valisi olan sağcı, Çinlilerden haz etmediğini de saklamayan Shintaro Ishihara’nın onu özellikle rahatsız ettiğini basından okumuştuk.

Murakami, Rüzgarın Şarkısını Dinle’de Gould-Bernstein yorumuyla Beethoven’ın 3. Piyano Konçertosu’ndan bahsetmişti. 1Q84, Janacek’in Sinfonietta’sı ile açıldı. Caz ve klasik müzik tutkunu Murakami’yi yazlığındaki çalışma odasında, yaklaşık 10 bin plaklık arşivinin önünde görüyoruz.
Fotoğraf: sanattanyansimalar.com
Murakami tutkulu bir caz dinleyicisi. Ama ondan aşağı kalmayacak bir ilgiyle de klasik müzik hayranı. Lise yıllarından itibaren plak koleksiyonu yapıyor. Çok sık konserlere gidiyor. Müzik dinlemeyi çok seviyor ama formel müzik eğitimi yok (1, sayfa 10). Kısa bir süre piyano dersi almış, basit notaları okuyabilecek kadar bilgisi olduğunu ifade ediyor (1, sayfa 68). Buna rağmen müzik bilgisi Seiji Ozawa tarafından takdir görecek seviyede ve bir okur olarak da Sadece Müzik adlı kitapta Ozawa’ya yönelttiği sorulardan da müzik bilgisinin seviyesine hayran kalıyoruz.
Yazarken en önemli şeyin ritim olduğunu, okuru sonraki sayfalara taşıyanın bu içsel ritim hissi olduğunu, yazarken yazdıklarının otomatik olarak zihninde bir ses oluşturduğunu ve caz sevdiği için ritmi ona göre oluşturduğunu, akıcı şekilde okunan eserlerin yazım tarzının son derece müzikal olduğunu söyleyerek yazmak ile müzik arasında olduğunu düşündüğü ilişkiyi açıklıyor (1, sayfa 90, 91, 92). Hayatında olduğu gibi romanlarında da müzik önemli bir yer tutar. Müzik, karaktere soluk aldırır, diyor (2).
Leave A Reply