
Mehmet Siyah Kalem. Bazı araştırmacılar bu resimlerin meddah hikayelerini, masalları betimlemek için çizilmiş olduğunu, bazı araştırmacılar ise Timur devletinde kitapların kapağı olarak çizildiğini düşünmektedir.
Fotoğraf:www.resimkalemi.org
- İslam resim sanatında elyazması resimlemeciliğinden ayrı bir tür olarak gelişmiş kalem-i siyahi üslubu; tekniği, yapılış amaçları ve kullanım biçimiyle özgün bir yere sahiptir.
- Fırçayla yapılmış mürekkep resmi olarak tanımlanabilecek bu yapıtlarda kimi zaman kamış kalem de kullanılmıştır.
- Çoğunlukla bir metne bağlı değillerdir. Kağıt üzerine yapılmış bağımsız resimlerdir. Nadiren ipek üzerine de yapılmıştır.
- Siyah mürekkep ana malzemedir. Renkler, konturlardan içeri doğru giderek açılan tonlardadır. Detaylarda nadiren altın yaldız da kullanılmıştır.
- Fırça ve mürekkep, ana hatları belirler. Siyah dışındaki renkli mürekkep ve boyalar sulandırılarak kullanılmıştır, baskın değildir.
- Resmin fonu asla boyanmaz, fon renklendirilmez.
- Kalem-i siyahi’nin kökeni Uzakdoğu’dur.
- Çin’den Anadolu’ya kadar uzanan geniş bölgede geçerli bir resim türüdür. 11.-12. yüzyıllarda İran ve Anadolu’da kalem-i siyahi tekniğinin tanındığını biliyoruz. Moğol istilası ile birlikte, her türlü resim tarzına uygulandığı ve dönemin egemen resim türü olduğu görülür. Siyah kalem resminin Uzakdoğu ve Doğu Türkistan etkilerinin Ortadoğu İslam sanatına girdiği 14. yüzyıldan itibaren önem kazandığı, 14. ve 15. yüzyıllarda altın çağını yaşadığı anlaşılmaktadır.
- Portre yapımında da uygulanmıştır.
- Siyah kalem resminin diğer bir kullanım alanı da, elyazması kitapların sayfa kenarı bezemeleridir.
- 14. yüzyılda Ahmet Musa resim sanatında en ünlü kişidir ve Emir Devlet Yar, Üstad Şemsettin gibi ünlüleri de o eğitmiştir.
- Bağdat ve Tebriz’i alan Timur, Üstad Şemseddin’in talebesi olduğu düşünülen Abdülhay’ı Semerkand’a götürmüştür. Abdülhay, fırçasının arılığı, güzelliği ve çizgilerinin keskinliği açısından rakipsiz bulunur. Yaşlanınca bir yobazlık krizine kapılan Abdülhay elindeki tüm resimleri yok etmiştir.
- 15. yüzyılın ikinci yarısında bir başka ünlü siyah kalem ressamı Şah Muzaffer, Timurlu Sultanı Ebu Said dönemi sanatçısı Mansur’un oğluydu.
- Sayfa kenarı süsü olarak yoğun olarak kullanılması, Timurlu resminin Şiraz’da en parlak devrini yaşadığı İskender Sultan döneminde (ö. 1414) karşımıza çıkar.
- Timurlu yazmalarındaki resim sanatı, ideal, tasarlanmış bir dünyayı yansıtır. Nesneleri oldukları gibi değil, daha çok şairin onları tasvir ettiği gibi aktarırlar. Bu resimleme anlayışı, Semerkand ve Herat atölyelerinde zirveye ulaşmıştır. Ama Herat kitap sanatlarında üstünlüğü Semerkand’ın elinden almıştır.
- Timurlu ve Türkmen saraylarında 15. yüzyıl boyunca, kalem-i siyahi tarzında pek çok resim çeşitli amaçlarla, gerek kitap sanatında gerekse bağımsız eserler olarak, üretilmiştir.
- 16. yüzyılda İran’da yaşamış nakkaş Sadıki Bek, Doğu Türkçesi ile yazmış olduğu risalede tasvir sanatını iki ana dala ayırmıştır.İlki, surat-gari, yani insan tasvirinin yer aldığı resim. Üstada göre bu tarzda yaratıcı olmak gerekir; taklitçi resim bu dalda geçerli değildir.
İkincisi, janvar-sazi, hayvan çizimleridir. Üstada göre, bu tarzda resim yapanların eski ustalarca konulmuş ilkelerden sapmaması, bir taklidin uygulanması gereklidir.
- Mehmet Siyah Kalem adlı sanatçıya atfedilmiş resimler, Türk-İslam dünyasından günümüze ulaşan kalem-i siyahi tarzında yapılmış, alışılmışın dışında temaları ve üsluplarıyla, en ilginç ve benzersiz örnekler sayılmaktadır. Kimliği konusu açıklığa kavuşmamış olan sanatçının 15. yüzyılda Horasan bölgesinde ya da Tebriz’de eserler vermiş bir kişi olduğu düşünülmektedir.
- Mehmet Siyah Kalem’in eserlerinin Yavuz Sultan Selim zamanında Topkapı Sarayı’na getirildiği düşünülmektedir.

Mehmet Siyah Kalem’in sanatı için dışavurumcu diyebiliriz. Şaşkınlık, öfke, korku belirten yüzler; el-kol hareketleri, duruş ve davranışlar bize bunu gösterir.
Resimleri, dinamik resimlerdir; figürlerin betimlenmesinde hareket vardır.
Fotoğraf:www.pinterest.com
Leave A Reply